Hastalar, bir kliniğe girdiklerinde yalnızca bir mekâna değil, aynı zamanda bir duyguya adım atarlar: Güven. İşte bu yüzden klinik dekorasyonu, sadece güzel bir iç mekan yaratmaktan ibaret değildir. Hijyen, işlevsellik ve estetik dengesi bu işin temelidir.
ArchTech olarak sağlık yapıları konusunda uzun yıllara dayanan deneyimimizle, kliniklerin sadece şık değil, aynı zamanda yönetmeliklere ve kullanıcı alışkanlıklarına uygun şekilde tasarlanmasını sağlıyoruz. Klinik dekorasyonunda başarıya götüren beş kritik adımı sizin için derledik.
Bir klinik tasarımı, yalnızca duvarların rengine ya da mobilya seçimine karar vermekten ibaret değildir. Elektrik panoları, cihaz güç ihtiyaçları, taze hava ihtiyacı, drenaj ve su tesisatı, gaz sistemleri gibi altyapı unsurları tasarımın en başında düşünülmelidir.
Yüksek ısı üreten cihazların yeri, zemin ve duvar kaplamalarının dayanıklılığı, hatta muayene odasındaki prizlerin kaç cm yükseklikte olacağı bile hem yönetmelik hem kullanıcı açısından belirleyicidir.
Yanlış planlanan teknik altyapı, sonradan yapılan onarım ve müdahalelerle maliyeti katlar. Oysa iyi bir tasarım, tüm bu görünmeyen yapıyı öngörür ve görünmez kılar.
Kliniklerde dolaşım sadece estetik bir mesele değildir; hijyen ve verimliliği de doğrudan etkiler.
Danışma – bekleme – muayene – steril alan – atık çıkışı gibi adımlar arasında mantıklı bir akış kurulmazsa hem hasta hem de personel açısından zorluklar yaşanır.
Bir diş kliniğinde hastaların tedavi koltuğuna yürürken karşılaştığı manzara; bir psikolog kliniğinde danışanların mahremiyet hissi; bir fizyoterapi merkezinde kişisel sınırlar — tüm bunlar doğru planlamayla şekillenir.
ArchTech olarak her proje öncesi fonksiyon analizi yapar, klinik türüne göre özel yerleşim senaryoları geliştiririz.
Bir hastanın iyileşme süreci, yalnızca doktorun bilgisiyle değil, içinde bulunduğu ortamın psikolojik etkisiyle de şekillenir.
Aydınlık, ferah, sade ama sıcak bir ortam hem güven hissini artırır hem de stres seviyesini azaltır.
Kliniklerde genellikle açık renkler ve yumuşak geçişler tercih edilse de her alanın farklı bir psikolojik ihtiyacı vardır:
Bekleme alanında sakinlik,
Muayene odasında güven,
Çocuk kliniğinde oyunbazlık...
Renk, doku, aydınlatma ve malzeme seçimleriyle bu duygular özenle kurgulanmalıdır.
Biz bu süreci sadece tasarım gözüyle değil, insan psikolojisi üzerinden de değerlendiriyoruz.
Klinik dekorasyonunda kullanılacak her malzeme, hem görsel hem teknik kriterleri karşılamalıdır.
Sık temizliğe uygun, deterjanla bozulmayan, antibakteriyel özellikli yüzeyler tercih edilmelidir. Ancak bu malzemeler estetikten de ödün vermemelidir.
Zeminlerde kaymaz vinil veya antibakteriyel seramikler, duvarlarda kolay temizlenebilir boyalar, dolap kapaklarında çizilmeye dayanıklı yüzeyler, hepsi hastane yönetmeliklerine ve günlük kullanıma uygun olarak seçilmelidir.
Ayrıca, tüm malzeme ve detayların engelli erişimine uygunluğu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Tasarım kadar önemli olan bir diğer adım da uygulamadır.
Çok iyi düşünülmüş bir tasarım, sahada doğru uygulanmazsa başarısızlığa dönüşebilir.
ArchTech olarak tasarımı kendimiz uygulayarak kalite kontrolü elimizde tutarız.
Uygulama takvimini baştan netleştirir, iş programını adım adım izler, her detayı titizlikle hayata geçiririz.
Teslim sonrası telefon çalmıyorsa, doğru iş yapılmış demektir. Bu felsefe ile çalışıyor, güvene dayalı iş ilişkileri kuruyoruz.
Klinik dekorasyonu, sıradan bir iç mimari iş değil; sorumluluk gerektiren bir süreçtir.
Hastalarınıza güven veren, çalışanlarınızı motive eden ve sizi yansıtan bir mekân yaratmak istiyorsanız, detayları birlikte planlayalım.
İlk görüşme ücretsizdir.
Uzman ekibimizle tanışmak ve kliniğiniz için özel çözümler geliştirmek isterseniz:
www.archtech.com.tr
